reşat nuri güntekin

    1893 yılında Ä°stanbulÂ'da doğmuştur. Ä°lköğretime Ä°stanbulÂ'da başlamış fakat okulu Ä°zmirÂ'de tamamlamıştır. yükseköğrenim için tekrar Ä°stanbulÂ'a dönen güntekin, Ä°stanbul edebiyat fakültesinden mezun olmuştur. mezuniyetinden sonra bursa lisesinde öğretmen olarak göreve başladı. belirli bir süre daha başka okullarda öğretmenlik yapan güntekin, 1927 yılında milli eğitim bakanlığı müfettişi oldu. uzun bir süre bu sıfatla anadoluÂ'daki eğitim ve öğretim sorunlarıyla ilgilenir. aslında bu süreç hem yeşil gece için hem de diğer eserleri içinde esin kaynağı olmuştur. daha sonra, reşat nuri 7 yıl milletvekilliği ve belli bir süre içinde paris kültür ateşeliği yapmıştır. bu görevinden sonra emekli olmuştur. emekliliğinden ölümüne kadar hep yazımla ilgilenmiştir ve 7 aralık 1956 tarihinde vefat etmiştir.
    reşat nuri güntekin, toplumda bir roman yazarı olarak tanınsa da aslında onun ilk eserleri tiyatro oyunlarıdır. romancılığa başlamasının nedeni gazete sahibi bir arkadaşının(sedat simavi) ondan gazetesi için roman yazmasını istemesidir. Ä°şte bu istekle başlayan romancılığı onun ülke çapında tanınan bir yazar olmasını sağlamıştır. reşat nuri güntekinÂ'in romancılığı ile ilgili önemli araştırmalar yapan fethi naciÂ'ye göre reşat nuri romanlarında işlevsel ayrıntıların büyük önemi vardır, ayrıca Â"yananlamÂ"lara da çok sık rastlanır. rastlantılar da onun romanlarında büyük yer tutar.
    reşat nuri güntekin, romanlarında genellikle ana karakter anlatımı tercih eder. yine fethi naciÂ'nin kitabından alınan bilgilere göre romanlarından 12 tanesi ana karakter ya da benöyküsel anlatıma sahiptir. Â"ben kahramanlardan birini alıp onun ağzından anlatmayı daha kolay bulurum. hem bu suretle vakÂ'alar dağılmaz. vakÂ'ayı anlatan kahraman vahdeti sağlar. sonra bunun bir iyiliği daha vardır, romancı mesuliyetin mühim bir kısmını üstünden silkip atmış olur. ekseriya bir romancının yaptığı bir tasvir okuyucuya soğuk gelebilir. çok defa okuyucular romancının bir adamı anlatışını beğenmeyebilir. Ä°şte romanı kahramanın ağzından anlatırsanız mesuliyetin bir kısmı sizden ziyade kahramanın görüşüdür. bu işte biçare kahraman yanmıştır.Â" der reşat nuri güntekin.
    reşat nuriÂ'nin romancılığı adlı eserde fethi naci reşat nuriÂ'nin eserlerindeki dili hakkında Â"reşat nuriÂ'yi yalnızca aydınların değil, değişik halk kesimlerinin de okumasının en önemli nedenlerinden biri, belki de birincisi, dilinin temizliğidir. bugün bile reşat nuri romanlarının (türkçeleştirmek adına) diliyle oynamaya, daha doğrusu dilini bozmaya kimsenin hakkı yoktur. yapılacak şey, iyice eskimiş, artık anlaşılmaz olmuş sözcüklerin (bunların sayılarının çok az olduğunu belirtmeliyim) türkçelerini, ya o sözcüklerden sonra ayraç içinde belirtmek, ya da dipnot olarak vermektir.Â" der.
    (23.09.2006 21:12)

yeşil gece

    kitabın konusu şudur: bir köylü çocuğu olan ali şahin, babasının isteğiyle medresede eğitime başlar, sonra gösterdiği başarıdan dolayı Ä°stanbulÂ'a gönderilir ve medrese eğitimine burada devam eder. fakat belli bir süre sonra, ali şahin önceden varolmadan yaşayamayacağına inandığı medrese eğitimine ve buradaki insanlara olan inancını kaybeder. ama giden bu inanç yerine onda yenilikçi ve zihni açık nesiller yetiştirme inancı başlar. bunun üzerine, öğretmen okuluna kaydolur ve öğretmen olur. Öğretmen olduktan sonra gittiği sarıova adlı kasabada gerici güçlere karşı bir savaş başlatır ve roman bu savaşın öyküsünü anlatır.
    kitapla ilgili bazı yorumlara bakarsak, fethi naci, yeşil geceÂ'de hiçbir karakterin özel bir hayatı olmadığını, sadece bir düşüncenin hoparlörü olduğunu belirtir. ayrıca naciÂ'ye göre romanda bazı tutarsızlıklar vardır. mesela, tüm hikaye boyunca dikkatli bir kişi olarak çizilen şahinÂ'in köye geldiği ilk gün verilen ziyafette yanında oturduğu kişiye gerçek niyetini anlatması naci için bir tutarsızlıkdır. ayrıca naci, reşat nuriÂ'nin 'din tarih boyunca hep kötülük getirmiştir.' felsefiyle tüm din adamlarını da kötü göstermesini eleştirir. belki de naciÂ'nin bu kitapla ilgili düşüncelerini özetlemek için şu sözlerine yer vermeliyiz. Â"reşat nuriÂ'nin yeşil geceÂ'si, bir zamanlar pek övülmesine rağmen, bence, edebiyat açısından başarısız, bildirisi bakımından tutarsızlıklarla dolu bir eser. romanın ününün sürüp gitmesi, olsa olsa, kulaktan dolma yargılarla yetinmek huyumuzla açıklanabilir.Â"
    yeşil gece hakkında başka bir yorumda a.Ömer türkeşÂ' e aittir. türkeş, Â"reşat nuri'nin, bu romanında -henüz 1928"de- altını çizdiği; "sarıklılar ile sarıksızlar arasındaki toplumsal kargaşa, günümüzde şaşırtıcı biçimde sürüp gidiyor, ve "yeşil gece"yi güncelleştiriyor. çağdaşı yazarların büyük bir bölümü, anadolu"yu uzaktan, kendi hayal alemlerindeki gibi anlatıp ah, vah ederler, ya da yapay bir doğu-batı sorunsalı etrafında dolaşırlarken, reşat nuri güntekin, sorunları yerli yerinde ve olduğu gibi anlatmayı başarmış bir yazar olarak, yalnız edebiyat dünyasını değil, cumhuriyet dönemi ile ilgilenen diğer sosyal bilimleri de ilgilendiriyor.Â" der.
    (23.09.2006 21:04)

bana ne

    karşınızdaki insana onu ne kadar az önemsediğinizi hatta hiç önemsemediğinizi anlatmanın en kestirme yolu.
    (20.09.2006 20:17)

ibanez

    ibanez aslen küçük bir ispanyol gitar markasıdır. daha sonra bu firma japonya'da kendi gitarlarını üreten hoshino gakki adlı bir japon tarafından satın alınır. ayrıca gakki amerika'da elger guitars adlı başka bir gitar firmasını daha alır ve bu firmanın adını Ä°banez u.s.a. olarak değiştirir. bunun nedeni ise 60lı yıllarda japon mallarının bugünkü çin malları gibi kalitesizlikleriyle ünlü olmasıdır. böyle bir hamleyle gakki firmasını japon malı damgasından kurtarmıştır.

    o günden bugüne, ibanez akıllıca reklamlarla ismini daha çok duyurmuştur. Ãœnlü gitaristlere sponsor olmuştur. geçen bu süre içinde ibanez sadece reklamlarını değil ürün kalitesini de oldukça geliştirmiştir ve gitar dünyasında bugünkü saygın yerini kazanmıştır. şu an fender ve gibson gibi gitar dünyasının ilahı olan firmaların tek rakibidir.
    (20.09.2006 20:02)

stevie ray vaughan

    yeryüzüne gelmiş en iyi gitaristlerden biridir. bu adamdan 'pride and joy' ya da 'testify' dinledikten sonra ister gitarla alakanız olsun ister olmasın sağ eliniz havada hayali bir klavyenin üzerinde nota basmaya sol elinizde pena vuruşlarını yapmaya başlar. "keşke ben de böyle çalabilsem." diye hayallere dalar insan. birçok benzeri gibi onu da çok erken kaybetmişdir müzik dünyası.
    (20.09.2006 19:41)

salağa yatmak

    özellikle aşk meşk olaylarında sık sık takınılan tavır.
    (20.09.2006 16:39)

sarışın

    toplumumuzda bayanlar için en önemli güzellik kıstası haline gelmiştir, bu yüzdendir ki herkes saçını sarıya boyamaktadır ve böylece sarışın oldugunu sanmaktadir. halbuki saçı sarıya boyamakla ne sarışın olunur ne de güzel. tüm bayanlara bu hataya düşmemeleri tavsiye edilir.
    (16.09.2006 00:07)

system of a down

    kendileri ne gercekten ermeni soykırımını umursar ne de türkleri. nasılki bazı ünlüler gündemde olmak için hergün sevgili değiştirirler ya da olmuyacak işler yaparlarsa, bu arkadaşlarda daha popüler ve daha zengin olmanin yolunu sözde ermeni soykırımını kullanmakta bulmuşlardır yoksa onların hiçbiri inandıkları şeyler uğrunda çalışan insanlar değillerdir.
    (15.09.2006 23:44)

dionysos

    iakkhos, bacchus olarakta bilinen şarap tanrısıdır. babası zeus annesi ise semeledir. fakat annesi semele olmasına rağmen dionysos zeus tarafından doğurulmuştur. semele ile zeus arasındaki ilişkiyi kıskanan hera, semeleyle sahte bir arkadaşlık kurup onun aklını karıştırmıştır. hera'nın kışkırtmalarıyla, semele zeus'un kendisine tanrı olarak gözükmesini ister ve zeus bunu istemeye istemeye kabul eder. zeus tanrı olarak göründüğü anda, ölümlü olan semele bir tanrıya bakmaya dayanamaz ve ölür. bunun üzerine zeus semele'nin karnındaki dionysos'u alır ve kendi baldırına yerleştirir. böylece dionysos zeus'tan doğar.
    dionysos'un diğer antik yunan tanrılarından ayrılan tarafları vardır. dionysos bunca tanrı arasında ilahi bir kurtuluşu iddia eden ilk tanrıdır. bu açıdan bakıldığında kendisi modern tanrı anlayışına çok yakındır. dionysos'un dininde aynı günümüzdeki tek tanrılı dinler gibi kesin ve değişmez kurallar vardır. halbuki, geleneksel yunan anlayışında böyle birşey görülmez. tanrıların kralı olan zeus'un bile insanlara uygulanmasını zorunlu kıldığı kurallar görülmez. dionysos insanlara mutluluk vadeder.
    ayrıca dionysos kadınlarla ve fakirlerle ilgilenen ilk tanrıdırda diyebiliriz. onlara "su an acı çekseniz bile, mutlaka sonunda ilahi adalet sağlanacaktır." der. bu yaklaşım antik yunan inanç anlayışında aynı zamanda bir devrimdir.
    (15.09.2006 00:52)

fm

    açılımı frequency modulation olan terimidir. frequency modulation'da gönderilen sinyalin genliği sabittir fakat frekansı sürekli değişir.
    (14.09.2006 02:16)

alma mater

    latince "besleyici anne" anlamina gelen sözcüktür. bu sözcük aynı zamanda antik roma ve ortaçağ avrupasında da kullanılmıştır. roma'da ana tanrıça, ortaçağ avrupasında ise meryem ana anlamında kullanılmıştır.
    sözcük günümüzde de kullanılmaya devam eder. ada ingilizcesinde üniversite anlamina gelirken, amerikan ingilizcesinde ilkokul veya lise anlamina gelmektedir.
    ayni zamanda moonspell'in wolfheart albümümünde olan muhteşem bir şarkının ismidir alma mater. şarkıya tek gölge düşüren olay ise şarkının anathema'nın a dying wish adlı parçasından çalıntı olduğu iddiasıdır. aslında şarkılarda benzerlik olduğu açıkça görülebilir fakat şahsım adına çalıntı olmadığını düşünmekteyim.
    (14.09.2006 02:08)

dişçi

    bu türün acemi olanına kesinlikle yirmilik diş çektirilmemelidir. eğer bir hata yapıp çektirseniz karşılaşacağınız sonuçlar: 2.5 saatlik bir işkence seansı, ağzın çekilen diş tarafina doğru 10 cm genişlemesi, üç gün boyunca kan yutmak, bir ile iki hafta arasinda yemek yiyememek.
    (14.09.2006 01:53)

incubus

    ortaçağ efsanlerinde, geceleri erkek şekline girip kadınlarla cinsel ilişkiye giren iblistir. kendi hayatını devam ettirebilmek için yattığı kadınların enerjisini kendine çeker. genellikle kurbanlarını öldürür, öldürmediği zamanlarda ise onları çok zayıf ve halsiz bir şekilde bırakır. ayrıca bu iblisin succubus isminde birde dişi versiyonu vardır. bazı kişiler ise bu iblislerin cinsiyeti olmadığını, istedikleri zaman istedikleri cinseyete dönüşebileceklerini söyler.

    bu iblislerin bir insandan olan çocuklarına cambion ismi verilir. cambionlar genellikle cok güzel ve cok kurnazlardır. en inatçı kişileri bile ikna edebilirler.

    bazende kadın kılığına girmiş olan succubus beraber olduğu erkeğin spermlerini kendi içinde saklar, daha sonra bu spermleri bir incubusa verir. böylece incubus spermleri beraber olduğu kadına aktarır. bu durumda doğan çocuğun anne ve babası da insan olmasına rağmen bazı doğa üstü güçleri olur.
    (13.09.2006 16:30)

vj bülent

    okuduğu şiirler, yarı uzanmış yarı oturan program sunma pozisyonu, birbirinden güzel şapkaları ve alınmış kaşlarıyla yıllardır kral tv de vj lik yapan insan. her ne kadar kötülesek de yıllardır ara vermeden devam ettirdiği programı sanırım başarılı olduğunun kanıtı olarak algılanabilir.
    (13.09.2006 15:35)

skid row

    bir zamanlar sebastian bach gibi muhteşem bir vokala sahip olam grup. 18 and life, i remember you, youth gone wild ve monkey bussines gibi büyük şarkılara imza atmışlardır.
    (13.09.2006 15:29)

sayfa: 1-2-3-4-5...-7

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.